top of page

MARKA TESCİLİNDE NİSPİ RED NEDENİ OLARAK ÖNCEKİ TARİHLİ FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI (SMK m.6/6)


I.GENEL OLARAK


SMK m.6/6’da tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir. 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) döneminde m.8/5’te “Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” şeklinde düzenlenmiş idi. Yeni düzenleme ile ticaret unvanının SMK m.6/6 kapsamında olduğu açıkça belirtilmiş; sınai mülkiyet hakkı kavramından vazgeçilerek daha geniş bir kapsama sahip olan diğer fikri mülkiyet haklarının nispi ret sebebi olacağı ifade edilmiştir. Yapılan bu değişikliklerle fıkranın 2015/2424 sayılı Avrupa Birliği (AB) Marka Tüzüğü’ne uyumlu hale getirilmesi amacı güdülmüştür.


Hazırlanmış olan bu çalışmada Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nun marka tescilinde nispi ret sebepleri başlıklı 6. maddesinin 6. fıkrası SMK, Türk Medeni Kanunu (TMK), Türk Ticaret Kanunu (TTK), Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ve diğer ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde incelenecek; örnekler ve Yargıtay kararları ışığında konu aydınlatılmaya çalışılacaktır.


II.SMK 6/6 KAPSAMI


SMK m.6/6 fıkrasının gerekçesinde kanun maddesinin 2015/2424 sayılı AB Marka Tüzüğü’ne uyumlu halde düzenlendiği ve fıkrada yer alan fikri mülkiyet hakkı kavramının sınai mülkiyet haklarını da kapsayacağı belirtilmiştir. Kanun yapım aşamasında ise Sanayi, Ticaret, Endüstri, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Alt Komisyonu’nda; “fikri mülkiyet hakkı” teriminin Tasarı kapsamında tanımlanmadığı ve madde hükmünde sınai mülkiyet hakkı yanında işletme adı, internet alan adı gibi haklara da yer verilmesinin gerekli olduğu ileri sürülmüşse de, Tasarı’daki düzenlemenin AB’nin ilgili direktif ve tüzüğüne uygun bulunduğu, “sınai mülkiyet hakkı” kavramının bu Tasarı kapsamında sadece “marka, patent, tasarım ve coğrafi işaretler” ile sınırlandırıldığı, ancak maddenin mevcut halinde yer alan “fikri mülkiyet hakkı” teriminin daha geniş olduğu ve fikir-sanat eserlerini, entegre devre topoğrafyalarını, yeni bitki çeşitleri üzerindeki ıslahçı haklarını da kapsadığı, ayrıca internet alan adlarının fıkra kapsamına girmediği belirtilmiştir.[1]


SMK 6/6 fıkra metni, gerekçesi ve alt komisyon çalışmaları çerçevesinde ilgili nispi ret sebebinin kapsamını kişi adı, ticaret unvanı, fotoğrafı, telif hakkı, sınai mülkiyet hakkından daha geniş bir kapsama sahip olan fikri mülkiyet hakkı (bu kapsamda işletme adı, bilgisayar programı, veri tabanı, patent, tasarım, coğrafi işaret ve burada belirtilemeyecek kadar fazla olan diğer fikri mülkiyet hakları) oluşturur. Ancak internet alan adları (domain name) bu fıkra kapsamına girmemektedir.


SMK m.6/6’nın tescil başvurusu yapılan marka hakkında nispi ret sebebi olabilmesi için madde hükmünün kapsamında olan haklardan birini kapsıyor olması yeterlidir ancak bu haklardan birinin zayıf bir varlığı tek başına yeterli olmayıp birtakım şartların da aranılacağı Türk Patent Enstitüsü tarafından kabul edilmektedir. Bu şartlar; i) SMK m.6/6 hükmünün kapsamında bulunan hak, tescili istenen marka başvurusundan önce var olmalıdır, ii) Marka sahibinin nispi ret sebebi olarak ileri sürdüğü hak, sahibine inhisarı yetkiler veriyor olmalıdır ve iii) Marka tescil başvurusuna itiraz eden kişi, hakkın sahibi veya hak sahibi tarafından ilgili hakkı korumak üzere görevlendirilen kişi olmalıdır.[2]


III.NİSPİ RED SEBEBİ OLARAK SMK m.6/6


1.Başkasına Ait İsim


İsim, kişilere aileleri tarafından verilmiş, kişilerin başvuruları doğrultusunda mahkeme kararı ile değiştirilmiş ya da kendi istekleri ile müstear olarak kullandıkları ve kişileri birbirinden ayırt etmeye yarayan araçlardır.


İsim, kişileri diğer kişilerden ayırmanın yanında toplumsal ilişkilerde onu belirleyen bir tanıtım, bir işarettir. Kişileri ayırt etmeye, özellikle aynı soy ismi taşıyan kişileri birbirinden ayırmaya yarayan ada “öz ad”; kişinin adı yerine kullandığı ve tanınmış ad olarak FSEK m.11’de değinilen ada “müstear ad” denilmektedir.[3]


İsim, kişinin soyadı veya kullandığı müstear adı manevi ve ailevi niteliği dolayısıyla devredilemez ve feragat edilemez haklar bahşeder. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun adın korunması başlıklı 26. Maddesinde, adının kullanılması çekişmeli olan kişinin hakkının tespitini dava edebileceğini; adı haksız olarak kullanılan kişinin buna son verilmesini isteyebileceğini; haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddî zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevî tazminat ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.


Adın markada kullanılması ise onu ticari hale getirecektir. Adın markaya tahsisi, özüne dokunulmasını gerektirir; zira marka, ticari işletmeden ayrı olarak devredilebildiği için bu husus, kişilik haklarında önemli sonuçlar doğuracaktır.[4]


Fransız Fikri Mülkiyet Kanunu’nun (CPI) 711-4. Maddesinde üçüncü kişinin şahsiyet haklarına, özellikle soyadına, müstear adına ve resmine aykırı olarak kullanmadan söz edilmektedir. SMK’nin düzenlemesinden ise tescili istenilen ad ile itirazda bulunanın adının aynı olması halinde talep üzerine tescil başvurusunun reddedileceği anlaşılmaktadır. Yasaman’a göre kanunun hükmü bu kadar geniş anlaşılmamalı ve kişinin adının markaya konulması bir karışıklığa neden oluyor ya da adı anılan kişiye bir zarar veriyorsa itiraz kabul edilmelidir.[5] Çolak’a göre ise bu hüküm, mutlak olmayıp ayırt edicilik taşımayan ve ülke genelinde yaygın olarak kullanılan Ahmet, Mehmet, Ayşe gibi isimlerin kullanımını engellemeyecektir. İtiraz üzerine tescili kabil olmayan başkasına ait isim ile kast edilen, başka birisi ile özdeşleşmiş ve toplumda bu şekilde tanınan kişilere ait isim ve soy isimlerden yahut sanatçıların kullandıkları müstear adlardan, sanat isimlerinden oluşmaktadır.[6]


İlgili fıkra kapsamında yalnızca başka biri ile özdeşleşmiş ve toplumda bu şekilde tanınan kişilerin isim ve soy isimleri yahut müstear adları değil; somut olayın özelliklerine göre genel kullanım kapsamında olan isim veya soy isimlerin de korunması gerekmektedir. Ancak yaygın şekilde kullanılan Betül, Mehmet, Kemal gibi isimlerin yahut Yıldırım, Yılmaz, Kara gibi soy isimlerinin bir kimsenin tekeline verilmesi sonucu doğmamalı; somut olayın özelliklerine göre marka tescili başvurusu yapan kimsenin bu ismi kullanmada geçerli bir sebebinin var olup olmadığı, itiraz eden kişiye ait adın kullanılmasının o kişiye zarar vermemesi gibi hususların değerlendirilmesi gerekmektedir. Kaya’ya göre burada önemli olan husus, marka seçilmesi ve kullanılmasının seçilen isimle kişilik hakkı bakımından özdeşleşmesidir. İsimler, sadece ismi olduğu için bir şahsın inhisarında olamaz. İsmin şahsın kişiliğinde, yaygın ve tanınmış bir aile ismi olması, sanatta veya ticarette yaygın ve tanınmışlık hüviyetinin bulunması gibi sebeplerle ayrıca bir anlam kazanması icap eder. Bunun haricinde yaygın olarak kullanılan sıradan bir isim de olsa kullanılış biçimi kişilik haklarını ihlal ediyorsa müdahale gündeme gelebilecektir.[7] Çolak ise bu hususta olayın özelliklerine göre bir inceleme yapılmasının ve başvurunun iyiniyetli ya da kötüniyetli olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiğini belirtmiştir. Kamil Koç’un kendi adına ile anılan seyahat firması, her ne kadar bu firmanın Koç ailesinin bir kuruluşu algısı yaratabilecek olsa da seyahat firmasının kurucu olan Kamil Koç’un kendi adı ve soyadından oluşması sebebiyle kullanımı mümkündür. Aksi bir görüş, Koç soyadının Koç ailesi tekeline verilmesi sonucunu doğuracaktır.


İlgili madde hükmü yalnızca yaşayan kişileri değil, hayatta olmayan ancak marka başvurusunun yapıldığı tarih itibariyle kişinin isminin bilinilirliği nedeniyle ticari bir fayda sağlanabileceği yahut söz konusu ismin istismar edilebileceği kanaati varsa başvuru, SMK 6/6 kapsamında itiraz üzerine reddedilebilecektir. Bu itirazı yapabilecek kişiler isim sahibinin eşi, çocuğu, annesi, babası, kardeşleri veya bu kapsamda itirazda bulunmaya yetkili dernek, vakıf vesair kuruluşlardır. Kafka, Picasso, Nazım Hikmet, Ursula Le Guin, Sabahattin Ali isimlerinin marka olarak tescil edilmesi talebi halinde itiraz edilebilmesi mümkündür.[8]


Başkasına ait bir ismin marka tesciline karşı nispi ret sebebi olabileceği bazı haller şunlardır: Aykut Kocaman, Ali Koç, Gülse Birsel, Orhan Pamuk, Kemal Sunal, Adile Naşit gibi gerçek kişilerin isimleri veyahut Sezen Aksu, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Cüneyt Arkın, Şener Şen gibi tanınmış kişilere ait müstear adların marka olarak tescili bu kişilerin itirazı halinde mümkün olmayacaktır. Ayırt edici bir ek kullanılması ve ticaret alanında bu ismin kullanılmasının ortalama tüketici açısından karışıklığa sebep olmaması halinde bu isimlerin tescili mümkün olacaktır. Hülya Avşar adının kullanılması mümkün olmamakla birlikte, isim ve soy isimler ayrı olarak kullanılabilecektir. Ancak Avşar soyadının bir müzik organizasyonlarında hizmet markası olarak tescili, ünlü sanatçı Hülya Avşar tarafından yapıldığı izlenimine neden olacaktır. Bu şekilde bir kullanım halinde Hülya Avşar’ın yapacağı itiraz sonucu markanın tescili mümkün olmayacaktır.[9]


Yargıtay bir kararında, taraflar arasında bulunan sözleşmede sanatçı adının davalı adına marka olarak tescil edilebileceğine dair hükmün mevcut olmadığını, tescilli markanın sanatçının gerçek ad ve soyadından oluştuğunu, ad ve soyadın kişilik haklarından olması nedeniyle KHK m.8/5 kapsamında başkasına ait kişi isminin marka tesciline karşı nispi ret sebebini oluşturduğunu belirtmiştir.[10]


Başkasına ait isimlerin marka tesciline karşı korunması kapsamına yalnızca Türkçe isimler değil, yabancı isimler de dahildir. Yargıtay (Y) 11. Hukuk Dairesi (HD), 30.05.2012 Tarihli, 2011/777 Esas (E), 2012/9254 Karar (K) sayılı kararında; ABD’de ya da başka bir yabancı ülkede yaşayan bir ünlü sanatçının, sporcunun adının kötüniyetli olarak Türkiye’de tescil ettirilmesi durumunda bu tür marka tescillerinin hem SMK 6/6 gereğince hükümsüzlüğüne, hem de SMK 6/9 maddesi ve TMK m.2 gereğince kötüniyetli tescilden dolayı hükümsüzlüğüne karar verilmesinin mümkün olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda Tiger Woods, Michael Jordan ve Beyonce markaları Yargıtay tarafından hükümsüz kılınmıştır.[11]


SMK m. 6/6 kapsamında başkasına ait ismin kullanılması olarak düzenlenen nispi ret sebebi, çoğu zaman SMK m.6/5 ile iç içe geçmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. HD., 10.01.2019 tarihli, 2017/1298 E., 2019/54 K. Sayılı ilamında; Davalı taraf, 3-5 ve 44.sınıflarda yer alan ürünlerden, örneğin bir deodorantın bir eczanede görülmesi halinde davacının isminin akla gelmeyeceğini, ismin sıradan bir isim olduğunu ve A. İsmi üzerinde tekel oluşturulması sonucu doğurduğunu iddia ederek ilk derece mahkemesi kararına karşı kanun yoluna başvurmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 16. HD. ise dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK 8/5 maddesinde ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 6769 sayılı SMK 6/6 maddesinde, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini içermesi halinde başvurunun reddedileceğinin düzenlediğini, başkasının isminin marka olarak tescil ettirilmesinin nispi red nedenlerinden olduğunu, ancak başvuru aşamasında itiraz edilmeyerek tescil edilmiş olması halinde de hükümsüzlük sebebi olarak ileri sürülebileceğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporu ile davacının Türkiye'nin en tanınmış dermatoloğu olduğunu ve yurt dışında da Türkiye'yi bu alanda temsil ettiğini, efsanevi hoca olarak bilindiğinin tespit edildiğini, davalı markalarının tescil edilmiş olduğunu, A. ibareli markaların davacının tanınmış olduğu bu sınıflar ve alt sınıflarda tescilinin, davacının isminden, tanınırlığı ve ticari itibarından faydalanmak amacıyla yapıldığını, tescilin kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığını, bazı emtia grupları açısından ise tescilin davacının tanınmışlığı dikkate alındığında, isim ve itibarını zedeleyici nitelikte bulunduğu göz önüne alınarak, davacının isminin hiçbir haklı neden bulunmaksızın, kötü niyetle davacının tanındığı mal ve hizmet grubunda marka olarak tescil edildiğini ve yine bir kısım mal ve hizmetler yönünden de davacının isim ve itibarını zedeleyici mahiyette olduğunu göz önüne alarak, ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük kararının netice itibarıyla doğru olduğundan bahisle davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermiştir.[12]


Tescil başvurusu yapılan marka, başkasına ait bir kişinin ismini içermesi ile birlikte bu kişinin vefat etmiş olması halinde, ad üzerindeki hakkın kişilik hakkı olmasına ve kişilik haklarının miras yoluyla geçmesinin mümkün olmamasına karşın markada adı kullanılan vefat etmiş kişinin mirasçıları da bu kullanıma itiraz edebilecektirler. Yargıtay 11. HD., 09.04.1991 tarihli, E.1991/5480, K.1991/2564 sayılı ilamına konu olan bu durum şöyle açıklanmıştır: “Şakir Zümre, ülkenin ilk sanayicilerinden olup, Atatürk’ün de beğenilerini kazanmış ve adının bir sanayici olarak ülke genelinde bilinir tanınır olmasına, öğretideki baskın görüşe göre ad üzerindeki hakkın bir kişilik hakkı olup, bir başkasına belirli nesneleri nitelendirmek için kullanması durumunda adın zorla alımı söz konusu olmasına, bu durumda sataşmaya uğrayan bir kişinin TMK’nin 26. maddesinin 2. Fıkrasına göre bunun önlenmesini isteyebilmesine; her ne kadar adı sataşmaya uğrayan ölmüş olup, kişilik haklarının miras yolunun geçmesi mümkün değil ise de, davacıların yakını ve murisin adına davalıların ürettiği nesnede marka olarak kullanılmalarının davacıların da doğrudan kişilik haklarına bir sataşma oluşturmasına, sonuçta onların bile bu sataşmanın önlenmesini istemeye haklarının bulunduğunun kabulü gerekmesine ve sataşma boyunca bu hakkın süreye bağlı olmadan her zaman kullanılabilir olması gözetilerek bir karar verilmelidir.”[13]


2.Başkasına Ait Fotoğraf


Kişi yalnızca ismi üzerinde kişilik hakkın sahip olduğu gibi dijital ortamda oluşturulan fotoğrafı ile edebi bir eser olarak resmedilmiş görüntüsü üzerinde de kişilik hakkına sahiptir. Bu nedenle SMK 6/6 kapsamında bir şahsa ait fotoğrafın marka olarak tescilinin istenilmesi halinde, fotoğraf sahibi kişinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilecektir. Kişinin çektiği fotoğraf ise bu kapsamda olmayıp ancak bir fikri mülkiyet hakkı olması sebebiyle nispi ret nedeni olabilecektir.


Başkasına ait fotoğrafın marka olarak tescilinin nispi ret sebebi olması nadir karşılaşılan bir durum olmakla birlikte üretilen çikolata emtiasında kullanılmak üzere kendine has giyim tarzı olan bir kimsenin fotoğrafının marka olarak kullanılması bu kapsamda değerlendirilebilecektir.


3.Başkasına Ait Ticaret Unvanı


Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.18 düzenlemesi uyarınca her tacir, kendine kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmekle yükümlüdür. Ticaret unvanı, bir taciri diğer tacirlerden ayıran; tacirin ticari işlemlerini yaparken ve işletmesi ile ilgili senetler ile diğer belgeleri imzalarken kullanmakla yükümlü olduğu addır.[14] TTK kapsamında usulen tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanı Türkiye genelinde korunur; ticaret unvanının dürüstlüğe aykırı bir şekilde başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi bunun tespitini, yasaklanmasını, haksız olarak kullanılan bu ticaret unvanının tescil edilmiş olması halinde değiştirilmesini veya silinmesini, araçların veya ilgili malların imhasını isteyebilir ve zarar varsa maddi-manevi tazminat talebinde bulunabilir. Tescil edilmemiş bir ticaret unvanı ise haksız rekabet hükümleri çerçevesinde koruma sağlanacaktır.


Ticaret unvanı ile markanın fonksiyonlarının birbirinden farklı olması nedeniyle kural olarak birbirlerinin varlığını etkilememeleri gerekmektedir. Zira ticaret unvanı, bir taciri diğer tacirlerden ayıran ad iken; marka bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayıran işarettir. Fonksiyonları ve amaçları farklı olan ticaret unvanı ile markanın kendi amaçlarına uygun kullanmaları halinde birbirlerinden bağımsız olarak varlıklarını sürdürmeleri mümkün olacaktır. Aksi halde ise birtakım ihtimaller doğacaktır; marka sahibi amacına uygun kullanılan ticaret unvanının terkinini isteyemese de marka olarak kullanımını önleyebilecek[15], eğer ticaret unvanı sahibi unvanını markasal olarak kullanmış ve ayırt edicilik kazandırmış ise tescilsiz marka söz konusu olabilecek[16] veyahut da ticaret unvanının teşebbüsün mal veya hizmetlerinin ayırt edilmesini sağlamak amacıyla yani markasal olarak kullanılması, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edebilecektir. İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2004/397 Esas sayılı dosyası kapsamında hazırlanan Bilirkişi Raporu’nda ticaret unvanının markasal olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu hususuna değinilmiştir: “Davalı şirkete nazaran daha önce Gazi ibaresini marka olarak kullanan ve tanınmış marka statüsüne ulaştıran davacının bu marka dolayısıyla, davalının ticaret unvanındaki Gazi ibaresinin terkinini talep etmesi ancak davalının bu unvanının markasal olarak kullanılması halinde mümkün olacaktır. Bu yönde bir tehlikenin varlığı halinde de, haksız rekabetin varlığından bahsedilecektir.” [17]


Başkasına ait ticaret unvanının SMK m.6/6 kapsamında nispi ret sebebi olarak kabul edilebilmesi için salt başkasına ait ticaret unvanının bir başkası tarafından marka olarak kullanılmasının nispi ret sebebi olarak kabul edileceği görüşüne karşın; bazı yazarlarca ticaret unvanı veya işletme adı ile marka tescilinin engellenmesi için bunlar arasında karışıklık riskinin bulunması gerektiği ifade edilmiştir. Suluk’a göre ticaret unvanı veya işletme adı sahiplerinin SMK m.6/6 kapsamında öngörülen koşulların varlığı halinde aynı veya benzer sınıflarda markasal kullanımın olup olmadığına bakılmaksızın, başkaları tarafından yapılan marka başvurularına itiraz edilebileceğini; Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarında da hükmün uygulanmasında markasal kullanımın aranmadığı ifade edilmiştir. [18]Ancak Yargıtay’a göre tescilli ticaret unvanına veya işletme adına dayanılarak bir marka başvurusuna itiraz edilebilmesi için işletmenin faaliyet konusu ile tescili istenen markanın ilişkin olduğu mal veya hizmet alanının aynı veya benzer olmaması gerekmektedir. [19] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK), 12.12.2007 tarih, E. 2007/11-965, K.2007/961 sayılı ilamında; TTK’nin 41. maddesi gereğince davalının tüm ticari iş ve evraklarında ticaret unvanı kullanmak ve tescil olunan ticaret unvanını ticari işletmenin giriş cephesine herkes tarafından kolayca görülebilecek bir şekilde yazmak zorunda olduğu, böylece davacının hizmet markası ile davalının ticaret unvanı olarak aynı ayırt edici işareti işyerinin giriş cephesine yerleştireceklerinden tüketicinin üniversite veya okulların orijinini karıştırmasının kaçınılmaz olacağı, tarafların okullarının tamamının eğitim-öğretim kapsamında kaldığı, davalının ticaret unvanının çekirdek kısmı yani yasanın ayırt edici olma koşulunu aradığı kısmının davacının ismi ve hizmet markası ile aynı olması sebebiyle iltibasın ve dolayısıyla da taraflar arasında rekabetin var olduğu ve davalının sonradan tescil ettirdiği ticaret unvanındaki ibarenin davacının tescilsiz markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu ifade edilmiştir.[20] Yasaman’a göre ise ticaret unvanının tescili istenen marka ile aynı veya benzer olmasının marka tescilini önleyecek olmasına karşın hükmü bu şekilde anlamamak gerekir; alınmak istenen markanın tescilli ticaret unvanı ile karıştırılması söz konusu değilse ve bu kullanım ticaret unvanına zarar vermiyorsa aynı işaret, ticaret alanında marka olarak da tescil edilebilecektir. Diğer bir ifade ile ticaret unvanının kullanıldığı işletmenin faaliyet alanı ile markanın tescilinin istenildiği mal veya hizmet alanının aynı veya benzer olması ve bunun sonucunda ortalama tüketici nezdinde karışıklığa neden olması gerekir. Yargıtay, Sofra kararı[21], Destek kararı[22] ve İzmit Çelik kararında[23] da ticaret unvanının tescili istenen marka ile aynı veya benzer olması, markanın tescilli ticaret unvanı ile karıştırılması veya bu kullanımın ticaret unvanına zarar vermesi halinde, başkasına ait ticaret unvanının marka olarak tescili talebini nispi ret sebebi olarak kabul etmiştir.


SMK m.6/6 düzenlemesinin kaynağı olan Paris Sözleşmesinin 8. maddesi ise şöyledir:” Bir ticaret unvanı, bir ticari markasının bir kısmını oluştursun veya oluşturmasın, Birliğin bütün ülkelerinde başvuru ve tescil zorunluluğu olmaksızın korunacaktır.” Bu nedenle Paris Sözleşmesine üye olan devletlerde faaliyette bulunan ticaret şirketlerine ait tescilli olan veya olmayan ticaret unvanları da korunacaktır. Yargıtay 11. HD., 28.03.2006 tarihli, E. 2005/605, K.2006/3054 sayılı On-rite vs. Onrite hair replacement system ınternational+şekil kararında; Onrite ibaresinin davacı şirketin ticaret unvanının esaslı unsurunu teşkil ettiğini, bu unvan ve markanın Türkiye ile birlikte başka ülkelerde de lisans yoluyla kullanıldığını, davalı şirketin ise daha önce davacı şirket ile ticari ilişkisinin bulunduğunu ve bu nedenle de Onrite markalı ürünlerden haberdar olduğunu, Paris Sözleşmesi’nin 8. Maddesi gereğince Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı uyruklu ticaret şirketine ait ticaret unvanının tescilli olmasa dahi korunacağına dair hüküm kurmuştur.[24]


4.Başkasına Ait Telif Hakkı veya Herhangi Bir Fikri Mülkiyet Hakkı


Telif hakkı, kişinin her türlü fikri emeği ile meydana getirdiği ürünler üzerinde hukuken sağlanan haklar olarak tanımlanmıştır.[25] Telif hakkı, fikri emek sonucunda meydana getirilen ürünler üzerindeki manevi ve mali hakların bütünü ve komşu hakları ifade eder. [26] Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında bulunan tüm haklar telif hakkıdır; FSEK m.2 ile telif haklarının ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserlerinden oluştuğu ifade edilmiştir. Ancak bu hakkın konusu zamanla genişlemiş ve bilim, sinema; maket, harita, el işi, süsleme gibi uygulama sanatları; koreografi, pandomim; veri tabanları ve bilgisayar programları da bu hukukun kapsamı içine girmiştir.[27] Bu kapsamda telif hakkı bir romanın, şiir kitabının başlığı veya içeriğinden alınan bir cümle veya mısra olabileceği gibi; bilgisayar programı veya bir sonraki aşamada program sonucunu doğuracak hazırlık aşamaları; koreografi eserleri, pandomimler; haritalar, planlar, projeler, mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, maketler; bir yağlıboya-suluboya tablo, resim, gravür, heykeller, kabartmalar, oymalar, karikatür eserleri, her türlü tiplemeler, fotografik eserler; filmler veya sinema eserleri de olabilecektir.


Fikri mülkiyet terimi ise FSEK kapsamında korunan tüm telif haklarıyla birlikte sınai mülkiyet haklarını da kapsayan daha geniş bir kavramdır. Paris Sözleşmesi ve Bern Sözleşmesi ile yapılan bu ayrım SMK’de da korunmaya devam etmiştir. SMK’nin yapım aşamasında Sanayi, Ticaret, Endüstri, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Alt Komisyonu’nda; “fikri mülkiyet hakkı” teriminin Tasarı kapsamında tanımlanmadığı ve madde hükmünde sınai mülkiyet hakkı yanında işletme adı, internet alan adı gibi haklara da yer verilmesinin gerekli olduğu ileri sürülmüştür. Ancak Tasarı’daki düzenleme AB’nin ilgili direktif ve tüzüğüne uygun bulunmuş ve “sınai mülkiyet hakkı” kavramının sadece “marka, patent, tasarım ve coğrafi işaretler” ile sınırlandırıldığı, ancak maddenin mevcut halinde yer alan “fikri mülkiyet hakkı” teriminin daha geniş olduğu ve fikir-sanat eserlerini, entegre devre topoğrafyalarını, yeni bitki çeşitleri üzerindeki ıslahçı haklarını da kapsadığı, ayrıca internet alan adlarının fıkra kapsamına girmediği belirtilmiştir.[28]


Telif hakları sahip oldukları özellikler açısından diğer haklardan ayrılır. Telif hakkının doğması için herhangi bir tescile ihtiyaç yoktur; kişinin fikri ürünü üzerindeki hakkı bu ürünün doğması ile ortaya çıkar. Fikrin ürünü eser sahibinin ifadesi olması nedeniyle onun kişiliğini yansıtır[29] ve bu sebeple korunmaya değerdir; böylece kişi, ürünü üzerinde mutlak hakka sahip olacak, eser sahipliğinden doğan manevi ve mali haklarını kullanabilecektir. FSEK kapsamındaki telif hakları her ne kadar mutlak haklar bahşetse de sahibine sağladığı koruma süre ile sınırlandırılmıştır. Zira aksi halde insanlığın ve medeniyetin gelişmesinin önü kapatılmış olacaktır. FSEK m.27 gereği koruma süresi, eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam edecektir. Ancak eser sahibinin ölümünden sonra devam edecek 70 yıllık koruma mali haklara ilişkindir; Fransız ve İspanya hukukunda olduğu gibi Türk hukukunda da manevi haklara ilişkin korumanın sınırlı olmadığı, mali haklara ilişkin 70 yıl hükmünün manevi haklara kıyasen uygulanamayacağı kabul edilmektedir.[30] Eser sahibinin telif hakkına ilişkin manevi haklarının ebedi şekilde korunması, maddi hakların ise 70 yıl süre ile korunması SMK m.6/6’nın uygulanmasında önem arz edecektir. Zira koruma süresi sona eren eser, herkes tarafından marka olarak kullanılabilecektirler. Eser sahipliğine bağlı manevi haklar ise mirasla intikal etmezler, kural olarak ölümle son bulurlar. Ancak bu son bulma yanıltıcıdır; FSEK m.19’a göre eser sahibinin yetkilendirmesi ile umuma arz salahiyeti ve adın belirtilmesi salahiyeti eser sahibinin ölümünden sonra da kullanılabilecektir.[31] Diğer bir husus ise eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyebilecek, eşi, çocukları ve yakınlarını üzebilecek şekilde manevi hakların ihlal sonucunu doğuracak marka tescil başvurularının SMK m.6/6 kapsamında süresiz olarak nispi redde konu olup olamayacağıdır.


A-Eserdeki Tiplemeler ve Karakter İsimleri


a-Sinema Filmi, Dizi Film ve Sahne Oyunlarındaki Tiplemeler

Bir sinema filmi, dizi filmi ve sahne oyunlarındaki tiplemelerin marka olarak tescil başvurusunda ibarenin özgünlüğü ve marka ile eser arasında ilişki kurulma ihtimalinin incelenmesi gerektiği TPE tarafından kabul edilmektedir. Bununla birlikte ilgili tiplemenin ileride toplumun büyük kesimince bilinebileceği kanaati oluşuyorsa SMK m.6/6 kapsamında yapılacak itirazın kabulü gerekmektedir.[32] TPE’nin bu görüşüne karşın Yargıtay 11. HD, 18.12.2013 T., E.2013/5921, K.2013/23117 sayılı kararında; FSEK hükümlerine göre eser niteliğinde olan eserin her türlü üründe veya hizmette kullanımının izne tabi olduğu ve bu nedenle tüm sınıflar içerisinde hükümsüzlüğün istenebileceği ifade edilmiştir.[33]


Kemal Sunal’ın Hababam Sınıfı dizisinde canlandırdığı “İnek Şaban” tiplemesinin sanatçısı ile özdeşleşmiş bir tipleme olduğu, yine Geniş Aile dizisinde yer alan “Cevahir Kirişçi” tiplemesinin Ufuk Özkan ile özdeşleşmiş olduğu; bu nedenle toplumun büyük kesimi tarafından marka ile tipleme arasında ilişki kurulacağından bu gibi durumlarda itirazın kabul edileceği TPE tarafından ifade edilmiştir. Buna karşın orijinal olmayan, halk tarafından bilinmeyen ve herkes tarafından kullanılan isimlerin verildiği tiplemeler için itirazın kabul edilmeyeceği TPE tarafından ifade edilmiştir.


Yabancı diziler ve filmlerde yer alan tiplemeler açısından ise uluslararası düzeyde bilinmenin yanında ulusal düzeyde de bilinme aranacağı TPE nezdinde kabul edilmektedir.


Avrupa Yakası dizisinde Burhan Altıntop, Leyla ile Mecnun dizisinde İsmail Abi, How I Met Your Mother dizisinde Barney Stinson, Deli Yürek dizisinde Kuşçu, Ezel dizisinde Ramiz Karaeski, Behzat Ç. Dizisinde Behzat Amir tiplemelerinin bir marka tescilinde işaret olarak kullanılması hallerine örnek olarak verilebilecek sinema filmi, dizi film ve sahne oyunlarındaki tiplemelerdir. Yargıtay 11. HD., 18.02.2016, E. 2015/8401, K.2016/1717 sayılı kararında, tanınmış olan Avrupa Yakası adlı TV dizisinde yer alan baskın karakterlerin ayrıca marka olarak tescil ettirilmemesi halinde, bu karakterlerin dizinin izlenme oranına katkısı nedeniyle söz konusu karakterler ile özdeşleşen işaretleri taşıyan marka başvurularına karşı koşulları varsa FSEK hükümleri uyarınca tipleme eser üzerindeki hak sahipliğine dayalı 556 Sayılı KHK 8/5 (SMK m.6/6) ya da kötüniyet iddiasıyla KHK’nın 35. Maddesine göre itiraz hakkı bahşedeceği ifade edilmiştir. [34]


Bir markanın esas olarak veya münhasıran bir sinema filmi, dizi filmi ve sahne oyunlarındaki tiplemelerini içermesi halinde SMK m.6/6 kapsamında itiraz hakkına sahip olacak kişi edebi eserin sahibidir. Bir markanın münhasıran veya esas unsur olarak bir sinema filmi, dizi filmi ve sahne oyunlarındaki tiplemeleri içermesinin gerekçe gösterilerek yapılacak itirazlarda, itiraz sahipleri FSEK kapsamında eser sahipleri, tiplemeyi canlandıran kişiler ile bunların tespit ettiği kişiler veya maddi hakları devralan kişilerdir.[35]


b-Kitap, Karikatür, Çizgi Film Tiplemeleri

Kitap, karikatür, çizgi film tiplemelerini münhasıran veya esas unsur olarak içeren marka başvurularına yapılan itirazlarının değerlendirilmesinde Türkiye’de meydana getirilmiş eserlerde ibare ile tescili istenen marka arasında halkın büyük kesimi tarafından ilişki kurulup kurulmadığının; yurtdışındaki bir eser için ise Türkiye’de bilinirliğinin bulunup bulunmadığının SMK m.6/6 itirazlarının değerlendirilmesinde dikkate alınacağı TPE tarafından ifade edilmiştir.


Oğuz Aral tarafından Gırgır Dergisi’ne çizilmiş olan “Avanak Avni” tiplemesi[36]; çizgi film karakterleri olan Garfield, Bugs Bunny, Tom ve Jerry; Belçikalı karikatürist tarafından yaratılmış bulunan “Lucky Luke” çizgi roman karakterinin Ferdi Sayışman’ın adlandırması ile Türkiye çapında bilinen adıyla “Ret Kid” tiplemesi kitap, karikatür, çizgi film tiplemelerine örnek olarak verilebilecektir. Bu tiplemelerin adı ile çizimlerinin tescili istenen bir markada unsur olarak bulunması halinde SMK m.6/6 kapsamında itiraz mümkün olacaktır.


Marka başvurusunda kullanılan eser sahibine ait tiplemelerin görsel olarak kullanılması halinde de itiraz söz konusu olabilecektir. Winnie the Pooh çizgi film tiplemesi olan Eeyore isimli eşeğe ait görüntünün 25. sınıf emtialar için tescili; Barbie bebek figürüne ait görüntünün 16. ve 18. Sınıf emtiaları için tescili TPE tarafından reddedilmiştir.


Yargıtay 11. HD, 04.05.2010 T., E.2008/13406, K.2010/4883 sayılı kararında; davacı, kullanılmakta olduğu Garfield ibaresi ile bu ibareye ait kedi şekilli markanın tanınmış marka olduğunu, davalının ise haksız ve kötüniyetli olarak ilgili kedi şeklini birebir kullandığını ve bu nedenle kedi şeklindeki markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş; yargılama sonucunda davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.[37] Yargıtay’ın “Kötü Kedi Şero-Şerafettin+Kedi Karikatürü Şekli Kararı” adlı bir başka kararında, davacı tarafından yaratılmış olan Kötü Kedi Şerafettin tiplemesinin yayınlandığı dergilerde çizilen karikatür eserlerinde baskın karakter olarak yer aldığını, FSEK m.4/1-b.8 uyarınca bir güzel sanat eseri olduğunu ve bu nedenle eser sahibi davacının izni alınmaksızın davalı şirket tarafından marka olarak tescilinin 556 S. KHK m.8/5 (SMK m.6/6) uyarınca davacının telif hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu hüküm altına almıştır.[38]


Esere ilişkin mali hakların kullanımı konusunda bir anlaşma mevcut olsa dahi esere bağlı manevi hakların onun yaratıcısı olan eser sahibine ait olduğu ve bu nedenle eser sahibi tarafından yaratılan ibareyi marka olarak tescil ettirme hakkının da eser sahibine ait olduğunun kabulü gerektiği Yargıtay 11. HD.’nin “Lombak” kararında ifade edilmiştir.[39]


B-Eser İsimleri


a-Edebi Eserler

Markayı oluşturan işaretlerin münhasıran veya esas unsur olarak edebi bir eserin adını veya edebi eserin içeriğinden alıntıyı içermesi halinde eserin adının veya içeriğinin orijinalliği ile toplumda ulaşmış olduğu bilinirlik düzeyi dikkate alınması gerektiği TPE tarafından ifade edilmektedir. SMK m.6/6 kapsamında yapılabilecek olan itiraz, FSEK m.27 mali haklara ilişkin süreye bağlıdır. Buna göre koruma eser sahibinin yaşadığı müddet ile ölümünden itibaren 70 yıl devam edecektir. Eser sahipliğine bağlı manevi hakların ise mirasla intikal etmeyip kural olarak ölümle son bulsalar dahi bu son bulmanın yanıltıcı olduğu daha önce ifade edilmiştir. Bu kapsamda eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyebilecek, eşi, çocukları ve yakınlarını üzebilecek şekilde manevi hakların ihlal sonucunu doğurabilecek marka tescil başvurularının SMK m.6/6 kapsamında süresiz olarak nispi redde konu olup olamayacağı ise dikkat çekicidir.


Eser adının tescili istenen markanın münhasıran veya esas unsuru olarak kullanımı hakkında bazı örnekler şöyledir: Fransa’da “Paris pas cher” (Paris pahalı değil-ucuz) adlı roman adı bir markete verilmiş ancak Mahkeme bu adın kullanımının karışıklığa neden olacağından bahisle markayı iptal etmiştir. Bu karar Doktrin’de oldukça eleştirilmiş ve bir roman adının market ismi olarak kullanılmasının karıştırılma ihtimali yaratmayacağı ifade edilmiştir. Meşhur bir mimarın “Modular” adlı kitabının adının marka olarak tescilinden sonra telif hakkına dayanılarak hükümsüzlüğüne karar verilmiş; ünlü Fransız yazar Antoine de Saint Exupery’nin “Vol de Nuit” adlı roman adının marka olarak kullanılamayacağı bir mahkeme kararında hüküm altına alınmıştır.[40] Bu kapsamda Harry Potter, Masumiyet Müzesi, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Çalıkuşu, Kinyas ile Kayra, Mülksüzler gibi eser adlarının markayı oluşturan bir işaret olarak kullanılması halinde SMK m.6/6 kapsamında marka tescil başvurusu reddedilecektir.


b-TV Programları, Sinema, Çizgi Film, Karikatür vb. Eserlerinin İsmi

Markayı oluşturan işaretlerin münhasıran veya esas unsur olarak bir TV programının, sinema, çizgi film, karikatür vb. eserin ismini içermesi halinde eserin adının orijinalliği, toplumda ulaşmış olduğu bilinirlik düzeyi ve işaretin telif hakkına konu eseri anımsatıp anımsatmadığının incelenmesi gerektiği TPE tarafından ifade edilmektedir.


Avrupa Yakası, Sünger Bob Kareşort, Mickey Mouse, Maşa ile Ayı, Pepee çizgi film eserlerinin isimlerini; Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter, Asmalı Konak dizi ve film eserlerinin isimlerini; Tuncay Akgün tarafından yaratılmış Bezgin Bekir adlı çizgi karakterinin ismini; Peyami Safa'nın yarattığı roman kahramanı olan “Cingöz Recai”, Ebüssüreyya Sami tarafından yaratılan kurgusal polis kahramanı Amanvermez Avni, Arthur Canon Doyle tarafından yaratılan Sherlock Holmes karakterlerinin isimlerini münhasıran veya esas unsur olarak içeren marka tescil başvurularının hak sahibinin itirazı üzerine SMK m.6/6 kapsamında reddedilmesi mümkündür.


TV dizisi olarak yayınlanan Asmalı Konak dizisi çok izlenmiş ve bu dizi adı şarap markası olarak tescil edilmiştir. “Paris-Teksas” adlı yabancı film adı bir restoran zincirine verilmiş ve bu konuda ihtilaf çıkmıştır.[41]


c-Fotografik Eserler, Resimler ve Tablolar, Mimari Eserler

FSEK m.4 kapsamında belirtilen yağlıboya-suluboya tablolar, her türlü resimler, heykeller, kabartmalar, oymalar, mimarlık eserleri, fotografik eserler, slaytlar, moda tasarımları, minyatürler, grafik eserler ve bunlara ilişkin görselleri içeren marka başvuruları SMK m.6/6 gereği eser sahibinin veya eser üzerinde hak sahibi olanların itirazı üzerine reddedilir. Örnek olarak; bir fotoğrafçının çektiği fotoğraf güzel sanat eserini içeren marka başvurusu, fotoğrafı çeken eser sahibinin itirazı üzerine reddedilecektir.


C-Müzik Eserleri


Fikir ve sanat eserlerinden olan musiki eserleri, FSEK m.3 gereği her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir. Müzik eserlerinin isimleri, şarkı sözünü ifade eden güfteleri ve besteleri müzik eserlerinden olup SMK m.6/6 kapsamındaki itiraz gerekçesi olabilecek telif haklarındandır. Beste ve güfte sahibinin her biri, kendi oluşturduğu eser üzerinde telif hakkına sahiptir ve dolayısıyla ilgili eserleri içeren marka başvurularına itiraz hakkı beste ve güfte sahipleri için ayrı ayrı mevcuttur. Beste sahibi veya güfte sahibinin yapacağı itirazlarda bestenin ve/veya güftenin elektronik kaydının CD ortamında sunulması gerekmektedir.


D-Diğer Fikri Mülkiyet Hakları


556 S. KHK m.8/5 düzenlemesinde FSEK kapsamındaki telif hakları yanında “herhangi bir sınai mülkiyet hakkı” marka tescil başvurularına karşı itiraz gerekçelerinden biri olarak bulunmakta idi. SMK m.6/6 düzenlemesinde ise “diğer fikri mülkiyet hakkı” terimi tercih edilmiş ve işletme adı, patent, tasarım ve coğrafi işaretler gibi sınai mülkiyet haklarını da kapsayan daha geniş bir kavram olduğu; bu kavramın fikir-sanat eserlerini, entegre devre topoğrafyalarını, yeni bitki çeşitleri üzerindeki ıslahçı haklarını da kapsadığı Kanun tasarı aşamasında ifade edilmiştir.


Tescilli tasarımın bir şekil markasının unsuru olarak kullanılması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine marka tescil başvurusu reddedilecektir. Yargıtay 11. HD, 14.03.2013, E.2013/1746, K.2013/4982 sayılı kararında; davalının çikolata ürünleri yönünden daha önce tescil ettirdiği "panda ayıcık" figürlü şekil tasarımı üzerinde davacının önceye dayalı ve tescilli sınai hakkı bulunduğu, çikolata emtiası bakımından bu tasarımın oldukça benzeri bir şeklin marka olarak tescilinin KHK'nın 8/5. maddesine (SMK m.6/6) aykırılık oluşturacağı ifade edilmiştir.[42]


IV. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME


SMK m.6/6’da tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir. Yeni düzenleme ile ticaret unvanının SMK m.6/6 kapsamında olduğu açıkça belirtilmiş; sınai mülkiyet hakkı kavramından vazgeçilerek daha geniş bir kapsama sahip olan diğer fikri mülkiyet hakkının nispi ret sebebi olacağı belirtilmiştir. Yapılan bu değişikliklerle fıkranın 2015/2424 sayılı Avrupa Birliği (AB) Marka Tüzüğü’ne uyumlu hale getirilmesi amacı güdülmüştür.


SMK m.6/6’nın tescil başvurusu yapılan marka hakkında nispi ret sebebi olabilmesi için madde hükmünün kapsamında olan haklardan birini kapsıyor olması yeterli görülmüş ancak bu haklardan birinin zayıf bir varlığı tek başına yeterli olmayıp birtakım şartların da aranılacağı TPE tarafından kabul edilmiştir. Bu şartlar; i)SMK m.6/6 hükmünün kapsamında bulunan hak, tescili istenen marka başvurusundan önce var olmalıdır, ii)marka sahibinin nispi ret sebebi olarak ileri sürdüğü hak, sahibine inhisari yetkiler veriyor olmalıdır ve iii)marka tescil başvurusuna itiraz eden kişi, hakkın sahibi veya hak sahibi tarafından ilgili hakkı korumak üzere görevlendirilen kişi olmalıdır.



KAYNAKÇA


Arkan, S.: Marka Hukuku Cilt I, Ankara 1997, s. 110.

Baykara, Y., Yavuz, L., Alıca,T.: Sınai Mülkiyet Kanunu, Ankara 2019, sayfa (s) 55-65.

Çolak, U.: Türk Marka Hukuku, İstanbul 2018, s. 405-409.

Kamış, O.: Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri (Yüksek Lisans Tezi) , Konya 2010, s. 79-82.

Kaya, A.: Marka Hukuku, İstanbul 2006, s. 167-169.

Meran, N.: Marka Hakları ve Korunması, Ankara 2015, s. 306-310.

Suluk, C., Karasu R., Nal, T.: Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2018, s. 200-201.

Tekinalp, Ü.: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2004, s. 395.

Türk Patent Enstitüsü: Marka İnceleme Kılavuzu, 2015, s. 145-151.

Yasaman, H.: Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi Cilt I, İstanbul 2004, s. 418-424.

Yasaman, H.: Marka Hukuku ile İlgili Makaleler, Hukuki Mütalaalar, Bilirkişi Raporları III, İstanbul 2008, s. 184-353 (Anılış: Makaleler).

Yelen M.: Başkalarına Ait Kişi İsmi, Fotoğrafı, Telif Hakkı veya Herhangi bir Sınai Mülkiyet Hakkını Kapsayan Markaların Tescilinin İtirazına İlişkin TPE Kararlarının Yargı Kararları Açısından Değerlendirilmesi (Uzmanlık Tezi), Ankara 2014, s. 4.


[1] Baykara Y., Yavuz L., Alıca T.: Sınai Mülkiyet Kanunu, Ankara 2019, sayfa (s) 55. [2] Türk Patent Enstitüsü: Marka İnceleme Kılavuzu, 2015, s. 145. [3]Yasaman H.: Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi Cilt I, İstanbul 2004, s. 418. [4] Yasaman, s. 419. [5] Yasaman, s. 420. [6] Çolak, U.: Türk Marka Hukuku, İstanbul 2018, s. 405-409. [7] Kaya, A.: Marka Hukuku, İstanbul 2006, s. 167-169. [8] Türk Patent Enstitüsü, s. 145-151. [9] Yasaman, s. 420. [10] Y. 11. HD, 08.05.2006, E.2005/5252, K.2006/5300. [11] Y. 11. HD, 11.06.2009, E.2007/12039, K.2009/7183 (Tiger Woods kararı). [12] İstanbul BAM, 16. HD, 10.01.2019, E.2017/1298, K.2019/54 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı). [13] Kamış O.: Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri, Konya 2010, s. 79. [14] Yasaman, H.: Marka Hukuku ile İlgili Makaleler, Hukuki Mütalaalar, Bilirkişi Raporları III, İstanbul 2008, s. 184. [15] Y. 11. HD, 09.02.2004, E.2003/6408, K.2004/1022. [16] Y. 11. HD, 06/07/1998, E.1998/359, K. 1998/5121. [17] Yasaman, Makaleler, s. 353. Benzer bir bilirkişi raporu için bkz.: Yasaman, Makaleler, s. 227-232. [18] Y. 11. HD., 27.02.2006, E. 2005/2014, K. 2006/1948. [19] Suluk, C., Karasu R., Nal, T.: Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2018, s. 201. [20] Yargıtay HGK., 12.12.2007, E.2007/11-965, K.2007/961 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı). [21] Y. 11. HD, 02.10.2007, E.2006/3981, K.2007/12268 (Meran, N.: Marka Hakları ve Korunması, Ankara 2915, s. 307.) [22] Y. 11. HD, 14.10.2014, E.2014/8553, K.2014/15475 (Baykara, Yavuz, Alıca, s. 62.) [23] Y. 11. HD, 28.02.2008, E.2007/1255, K.2008/2366 (Meran, s. 307.) [24] Baykara, Yavuz, Alıca, s. 57. Benzer bir karar için bkz.: Lost Kararı; Y. 11. HD, 03.10.2012, 13315/14937 (Meran, s. 307). [25] Telif Hakları Genel Müdürlüğü; http://www.telifhaklari.gov.tr/ [26] Yelen, M.: Başkalarına Ait Kişi İsmi, Fotoğrafı, Telif Hakkı veya Herhangi bir Sınai Mülkiyet Hakkını Kapsayan Markaların Tescilinin İtirazına İlişkin TPE Kararlarının Yargı Kararları Açısından Değerlendirilmesi, Ankara 2014, s. 4 [27] Tekinalp, Ü.: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 8. [28] Baykara, Yavuz, Alıca, s. 55. [29] Tekinalp, s. 9. [30] Tekinalp, s. 153. [31] Tekinalp, s. 165. [32] Türk Patent Enstitüsü, s. 147. [33]Baykara, Yavuz, Alıca, s. 62. [34]Baykara, Yavuz, Alıca, s. 57. [35] Türk Patent Enstitüsü, s. 148. [36] Türk Patent Enstitüsü, s. 148. [37] Çolak, s. 406. [38] Y. 11. HD, 18.11.2005, E.2004/13221, K.2005/11244 (Baykara, Yavuz, Alıca, s. 57). Benzer bir karar için bkz.: Y.11. HD, 02.02.2010, E. 2008/4915, K.2010/1130. [39] Y. 11. HD, 19.04.2007, E.2006/1155, K.2007/6121 (Baykara, Yavuz, Alıca, s. 58). [40] Çolak, s. 406. [41] Yasaman, s. 421. [42] Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı.


Not: Bu makale Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans programı kapsamında Marka Hukuku dersi için hazırlanmış bir makaledir. Tüm hakları Avukat Hilal Tağtekin'e ait olup izinsiz kopyalanamaz ve kaynak belirtmeksizin alıntı yapılamaz.

Commenti


  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

© 2022, Tağtekin Hukuk ve Danışmanlık™ tarafından kurulmuştur.

© 2022 Copyrights Avukat Hilal Tağtekin

All rights reserved.

Tağtekin Hukuk ve Danışmanlık™, tescilli bir markadır.

bottom of page